90+3 EGE’DE FUTBOL
Bülent Buda: Yenilen 3 golde de Atınç Nukan başrolde. Futbol bu olur böyle talihsizlikler.
Ya da aşırı özgüvenin oluşturduğu tehlikeler… Bütünüyle tel tel dökülen savunmada Taha, takımının iki golünü de atarak aradan sıyırmış gibi.
Bir şey daha aklıma takıldı. Ümit 64. dakikada dışarı alındı, savunmada diğerlerinin ya da ikinci kaptanın dokunulmazlığı mı var?
Maçın yıldızı Erzurum’un 9 numarası Eren Tozlu. Neden? Erzurum’un iki golünü attığı için mi ya da kendisine altın tepside sunulan ikramlara hayır demediği için mi? Çok canım sıkıldı.
Soru, soru, soru! Kafam karıştı.
Maç bitti hiç bir tarafım tutmuyor. Bu yaşımda 90 dakika alanda kalmışım gibi! Uzun boylu fiziğine karşın maçın içinde var mı yok mu saptayamadığımız Kubilay Kanatsızkuşu 87. dakikada dışarı alan aklın niteliğini çok merak ediyorum. Göztepe kenar yönetiminin yüksek sabrını, dayanıklılığını ve de olayları yorumlamadaki becerisini kutlamak boynumuzun borcu! Neyse kısa keselim Aydın havası olsun…
Pes etmeyi bir kez öğrendin mi alışkanlığa dönüşür! Nokta.
Fatih Tanfer: – Göztepe ilk 30 dakikasında rakibe önde baskı yapamadı. Rakip stoperler çok rahat oynadı. Tempoyu hızlandıramadı. Takım boyu uzadı. Geriden uzun topla oynamak zorunda kaldı. İlk 21 dakikada 2-0 mağlup duruma düştü.
– Taha, attığı iki golle savunmadaki iyi oyununu taçlandırdı. Atınç’ın bu takıma büyük katkıları var, krediside var ancak onun gibi hırslı, inançlı ve varını yoğunu sahaya yansıtan önemli oyuncunun bu maçtaki gollerde maalesef büyük hatası vardı.
Karşılaşma 2-2 olduktan sonra Göztepe’den gol beklerken Erzurumspor yaptığı ataklarla pozisyonlar buldu ve golünü attı.
Kısaca bu mağlubiyet Göztepe’ye yakışmadı. Göztepe iyi oynar kötü oynar kendi içinde problemlerini çözer. Ancak 48. dakikada kaleci Göktuğ’un elinden kaçırıp Kubilay’ın attığı golde hakem Mehmet Türkmen atak fazı bitmeden erken düdük çalarak VAR’a gitmeyi engelledi.
Bu Göztepe’nin kaçıncı kez başına geliyor. Maalesef bu ligdeki görev yapan hakemler istenilen seviyede değil.
Ben teknik adamlara reçete vermeyi sevmem. Ancak elbete bu kadar kötü oyunun 2 maçta kaybedilen 6 puanın önemli nedenlerinden biri Kokovic. Onun da yaptığı hatalardan ders alma zamanı geldi geçiyor bile.
Göztepe Süper Lig’i hak eden bir takım. Milli aradan sonra enerjisi ve coşkusu üst düzeyde bir Göztepe izleyeceğimizi umuyorum.
Mehmet Demirtaş: Göztepe, 5 haftalık muhteşem yükselişinin ardından önce evinde Kocaelispor’a ardından Erzurum deplasmanında bir önceki karşılaşmada sergilediği futbolun daha kötüsüyle rakibine boyun eğdi. En önemlisi Süper Lig yarışı içindeki rakipleriyle arasındaki puan farkını epey açmış durumda..
Şu bir gerçek ki son iki haftada kaybedilen 6 puanı sarı kırmızılılar çok arayacak. Bir türlü yakalanamayan kadro istikrarına bireysel hatalarda eklemlenince maalesef hayal kırıklığı kaçınılmaz oluyor.
Göztepe kenar yönetiminin saha için varyasyonları ve yap boz tahtasına dönen oyuncu tercihleri cabası.
Savunması ile övündüğümüz Göztepe’nin artık o bölgeside sos veriyor.
12 haftalık periyotta kalesinde 8 gol gören Göztepe, bu gollerin 4’ünü son iki maça sığdırdı! Teknik taktik konusunda konuşulacak pek bir şey yok.
Milli ara bu sorunların giderilmesi için büyük bir fırsat. Uzun lafın kısası Göztepe eğer Süper Lig’e çıkmak istiyorsa teknik heyette büyük bir revizyona gitmek zorunda.
Uçuruma bir adım daha!
Bülent Buda: Böylesine yıkıcı skorlar fiziksel değil, zihinsel çöküşün dışa vurumudur. En belirgin örneği Eren’in 3 direk önünde yaşadığı trajedi ile onu gösteriş biçimi.
Sanki dağıldı genç adam. İçim sızladı izlerken. Geleceğim, geliyorum, geldim diyen felaket çok kez yokladı ve sonunda kendini gösterdi. Felakette kendini dışa vurdu.
Sel felaketi mi futbol mu konuşuyoruz benimde kafam karışık.
Sayın baylar, hanımlar artık bir şeylerin farkında olun. Günümüz futbolunda sözcüklerle ayakta kalmanız fantaziden öteye gitmez. Ayakları yere basan eylemler önce yönetimlerle hareketlenir ve büyür. Oyun alanına yansımaları gözlenir.
Nitelikli takımlar nitelikli oyun arkasındaki gücün niceliğiyle ilişkilidir.
Güçlü yönetimleri oyun alanını hareketlendiren tutkulu, coşkulu taraftar tribünleri oluşturur.
Eğer bu kavramlardan özellikle birincisinden yoksunsanız çöküşü önleyemez, yok olup gidersiniz.
Zayıf olana herkes acır, kıskanılmak ise özveri ve çabayla kazanılır.
Fatih Tanfer: – Altay’ın Eyüp maçı sonrası açıklamalarda bulunan teknik sorumlusu Mustafa Ati Göksu söylenecek hiçbir şey yok ifadesi kullanıyor.
Gerçekten 7-1 lik mağlubiyetin ne teknik yorumu ne de sebepleri konuşulur, tartışılır…
– Yaşananlar haftalardır devam eden sorunların bir birikimi. Altay’ın eski enerjisi, gücü ve motivasyonu yok.
– Maç sonrası babasına sarılıp ağlayan bir Altay taraftarını gördüm gerçekten duygulandım.
Büyük Altay’ı sevenlerin üzüntüden değil sevinçten gözyaşlarını dökmelerini temenni ederim.
– Takımda beceri sıkıntısı olduğu bir gerçek, hücum takımın maalesef en zayıf halkası. Sezon başından itibaren eldeki kadro yapısıyla hücumdaki etkinlik artırılamadı.
– Umarım, en kısa zamanda idari sorunlar çözülür ve Altay bu üzücü günleri geride bırakır.
Mehmet Demirtaş: Yılların Büyük Altay’ı nereden nereye geldi, getirildi…
Tükenmişlik sendromunu iliklerine kadar yaşıyor ve de yaşatıyorlar.
Şu bir gerçek ki Altay’ın mevcut kadrosu ve konumu ile bu ligde kalması sadece mucize…
Bu takımda bir oyun sistemi yok. Takımı toparlayacak oyuncuların umutları tükenmiş durumda.
Gençler kendilerine verilen imkanın farkında değil. Bir türlü gelişim gösteremediler.
Takımın golcüsü konumundaki Marco’da pes etmiş, takımdan bir kaçış yolunu arıyor gibi…
12 haftalık periyotta ligin en az gol atan ve de kalesinde en çok gol gören takımı konumunda lider durumdalar.
Teknik adam konusu ise tamamen fiyasko. Oyunculara hak edişlerini veremiyorken bu ligin çok uzağında bir teknik adamı takıma kurtarıcı olarak getirmek akla ziyan bir yaklaşım…
Uzun lafın kısası, Ayhan Dündar ve yönetimi zor zamanda elini taşın altına koydu ve kulübü sahipsiz bırakmamak adına ateşten gömlek giydi. İlk sene Altay’ı ligde tutmayı başardılar. Kendilerini hepimiz takdir ettik. Ancak gelinen noktada artık onlarında Altay’a katkısının olamayacağı bir gerçek. Altay’ın güçlü bir yönetimle zaman kaybetmeden şirketleşmesi kaçınılmaz. Altay bir yol bulmalı ve muziceyi gerçekleştirmeli.